- 24 Mayıs 2024
- Yayınlayan: ekşioğlu osgb
- Kategori: Blog
İmalat sanayi, ülke ekonomilerinin temel taşlarından biridir. Gıda sektörü, insan sağlığına doğrudan etki eden bir alan olması nedeniyle iş sağlığı ve güvenliği (İSG) açısından büyük önem taşır. Bu sektörün içinde yer alan gıda ürünleri imalatı ise, sürekli artan bir öneme sahiptir. İnsanların temel ihtiyaçlarından biri olan gıda maddelerine olan talep, gıda üretiminin kesintisiz olarak devam etmesini gerektirmektedir. Gıda üretiminden tüketiciye ulaştırılmasına kadar olan süreçte çalışanların ve ürünlerin güvenliği sağlanmalıdır.
Gıda ürünlerinin üretim süreci, hammadde temininden başlayıp, ürünün son haline gelerek sevkiyat aşamasına kadar uzanan geniş bir yelpazeyi kapsar. Bu süreç boyunca iş sağlığı ve güvenliği, her aşamada dikkatle ele alınmalıdır. Üretimin çeşitli kollarında ortaya çıkabilecek riskler, kapsamlı değerlendirmeler ve etkili denetimlerle minimize edilmelidir.
Risk Analizi ve Değerlendirmesi
Çalışma ortamları, gözle görülür veya görülmez tehlikeler barındırabilir. Bu tehlikelerden kaynaklanan riskleri belirlemek ve kabul edilemez olanları ortadan kaldırmak amacıyla yapılacak en etkili bilimsel yöntem, risk değerlendirmesidir. 2012 yılında yürürlüğe giren 6331 sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu’na göre, her işyerinin risk değerlendirmesi yapması zorunludur ve bu, işverenin sorumluluğundadır. Risk değerlendirmesinin nasıl yapılacağı ise ilgili yönetmeliklerle düzenlenmiştir (ÇSGB, 2012). İşverenler, işyerlerindeki mevcut veya dış kaynaklı tehlikeleri tespit etmek ve bunları bertaraf etmek için düzenli olarak risk değerlendirmesi yapmalıdır. Bu sadece yasal bir zorunluluk değil, aynı zamanda işletmenin ve ülkemizin geleceği açısından da büyük önem taşır. İş kazaları ve meslek hastalıkları, hem çalışanların sağlığını tehlikeye atar hem de ciddi maddi kayıplara yol açar. Ancak, bu tür olaylar önceden belirlenip gerekli önlemler alınarak büyük ölçüde önlenebilir.
Örneğin, restoran sektöründe, yoğun çalışma temposu, bedensel ve zihinsel yorgunluk, sınırlı çalışan sayısı, müşteri baskısı, sipariş yetiştirme kaygısı, düşük gelir nedeniyle motivasyon eksikliği ve eğitim seviyesinin düşüklüğü gibi faktörler göz önüne alındığında, risk değerlendirme yönteminin kolay anlaşılabilir ve pratik olması gerekir. Bu sektörde en yaygın kullanılan yöntem Fine-Kinney’dir. Fine-Kinney Yöntemi, belirlenen risklerin ağırlık oranlarını hesaplayarak derecelendirir ve önlem alınması gerekip gerekmediğine karar verir. Bu yöntemde risk, RİSK = OLASILIK X FREKANS X ŞİDDET formülü ile değerlendirilir.
Fine-Kinney metodunda:
- Olasılık, tehlikenin gerçekleşme olasılığıdır.
- Frekans, tehlikeye maruz kalma sıklığıdır.
- Şiddet, tehlikenin meydana gelmesi durumunda çalışanlar veya ekipman üzerindeki tahmini etkidir.
Olasılık 0,2 ile 10 arasında, frekans 0,5 ile 10 arasında, şiddet ise 1 ile 100 arasında puanlandırılır. Risk skoru şu şekilde değerlendirilir:
- 20’den küçükse “Önemsiz Risk” ve önlem öncelikli değildir.
- 20-70 arası “Olası Risk” ve gözetim altında tutulmalıdır.
- 70-200 arası “Önemli Risk” ve uzun vadede iyileştirilmelidir.
- 200-400 arası “Esaslı Risk” ve kısa vadede iyileştirilmelidir.
- 400’den büyükse “Tolerans Gösterilemez Risk” ve hemen önlem alınmalı veya iş durdurulmalıdır.
Risk değerlendirmesi, işyerlerinin güvenliğini artırmak ve olası tehlikeleri minimize etmek için kritik bir süreçtir. Etkili bir risk değerlendirmesi, çalışanların sağlığını korur, iş kazalarını önler ve işletmenin sürdürülebilirliğini sağlar. Bu nedenle, işverenler ve İSG profesyonelleri, işyerlerinde düzenli olarak risk değerlendirmesi yapmalı ve sonuçlarına göre gerekli önlemleri almalıdır.
İş Kazaları ve Meslek Hastalıklarının Önlenmesi
İş kazaları ve meslek hastalıklarının önlenmesinde iş güvenliği bilinci büyük bir rol oynar. Bu bilinç eksikliği, kazaların ve hastalıkların artmasına neden olabilir ve bunun maliyeti hem işverenler hem de ülkeler için oldukça yüksektir. Gerekli önlemlerin alınmaması, çalışanların bilinçsiz davranışları ve caydırıcı cezaların eksikliği bu sorunu daha da büyütür. Ancak teknolojik gelişmeler, online kayıt sistemleri ve güvenlik önlemlerinin teşviki gibi olumlu faktörler, gelecekte bu sorunların azaltılmasına katkı sağlayacaktır.
Risk değerlendirmesinin ilk adımı, tehlikelerin belirlenmesidir. İkinci adım ise belirlenen tehlikelerden kaynaklanan risklerin analiz edilmesidir. Risk değerlendirmesi için birçok yöntem geliştirilmiştir. Bu yöntemlerin bazıları karmaşık ve uygulanması zor olabilirken, bazıları yetersiz kalabilir. Bu nedenle, risk değerlendirmesi, iş güvenliği uzmanlarının yanı sıra işverenler ve çalışanların da katılımıyla gerçekleştirilmelidir. Kullanılan yöntem, herkesin kolayca anlayabileceği ve uygulanabilir olmalıdır. Ayrıca, sektöre göre uygun bir yöntemin seçilmesi de oldukça önemlidir.
İş Sağlığı ve Güvenliği Bilincinin Artırılması
İş sağlığı ve güvenliği konusunda sadece cezai yaptırımlar değil, bilgilendirici ve teşvik edici denetimler de önemlidir. Yoğun çalışma temposu, çalışan sayısının yetersizliği, zaman baskısı ve düşük gelir gibi faktörler, iş kazalarının temel nedenleri arasında yer alır. Restoranların hizmet alanlarının geniş tutulurken mutfak ve depoların dar alanlarda sıkışması gibi sorunlar, iş sağlığı ve güvenliği açısından risk oluşturur. Bu yüzden iş sağlığı ve güvenliği, işyerlerinin tasarım aşamasından itibaren göz önünde bulundurulmalıdır.
Gıda Sektöründe Alınması Gereken Önlemler
Gıda sektöründe iş sağlığı ve güvenliği önlemleri, çalışanların güvenliğini sağlamak ve gıda güvenliğini korumak amacıyla alınır. Bu önlemler, iş kazalarını ve meslek hastalıklarını en aza indirmek için titizlikle uygulanmalıdır.
Kişisel Koruyucu Donanımlar (KKD): Çalışanların güvenliğini sağlamak için kişisel koruyucu donanımların kullanımı zorunludur. Bu donanımlar arasında eldivenler, yüz maskeleri, koruyucu gözlükler ve iş kıyafetleri yer alır. KKD’lerin doğru ve düzenli kullanımı, iş kazalarının önlenmesinde büyük rol oynar.
Hijyen Prosedürleri: Gıda üretiminde hijyen prosedürlerine uyulması, hem çalışanların hem de üretilen gıdaların sağlığı açısından kritiktir. Çalışanların kişisel hijyenine dikkat etmesi, iş yerinde düzenli temizlik ve dezenfeksiyon yapılması, hijyen prosedürlerinin temel unsurlarıdır.
Eğitim ve Farkındalık: Çalışanların düzenli olarak İSG eğitimlerine katılması ve iş sağlığı konusunda farkındalıklarının artırılması, iş güvenliğini sağlamada önemli bir adımdır. Eğitimler sayesinde çalışanlar, iş yerindeki tehlikeler ve bu tehlikelerle başa çıkma yöntemleri hakkında bilgi sahibi olur.
İş Sağlığı ve Güvenliği Uygulamaları ve Çalışmaları
İşletmelerde iş kazalarının önlenmesi, hem maddi hem de insani açıdan büyük önem taşır. Basit ve etkili çözümler, iş sağlığı ve güvenliği kültürünün yerleşmesine yardımcı olabilir. Çeşitli sektörlerde bu konuda yapılan çalışmalar, iş güvenliğinin sağlanmasına dair önemli örnekler sunar. Örneğin, rüzgar santrallerindeki iş sağlığı güvenliği uygulamaları, kimya sektöründe yapılan risk analizleri ve gıda ürünleri imalatında yapılan risk analizleri iş yerlerinde uygulanan önemli çalışmalardır.
Gıda sektöründe iş sağlığı ve güvenliği, çalışanların güvenliğini sağlamanın yanı sıra üretimin kesintisiz devam etmesini de temin eder. Bu nedenle, iş sağlığı ve güvenliği bilincinin artırılması, etkili denetimler ve teknolojik yeniliklerle desteklenmelidir. İş yerlerinin tasarımından itibaren güvenlik önlemlerinin alınması, uzun vadede kazaların ve meslek hastalıklarının önlenmesine büyük katkı sağlayacaktır.